Barrett Özofagus Nedir?
Özefagus (yemek borusu) yutak ile mideyi birbirine bağlayan, yutulan besinlerin içerisinden geçerek mideye ulaştığı tüp şeklinde yapıdır.
Mide içeriklerinin, özefagus ile mide arasındaki kapakçık olarak tarif edilebilecek sfinkter denen kas yapılarının yanlış çalışması sonucu özefagusa yükselmesi “gastroözofageal reflü hastalığı” (GÖRH-reflü) olarak tanımlanır.
Reflü hastalığının kronikleşerek uzun bir sürece yayılması neticesinde, mide içeriğinin içerdiği asit, safra ve ince bağırsak içerikleri nedeniyle özefagustaki hücrelerde değişime neden olması, bu hastalığı ilk kez 1950 yılında tanımlayan Dr. Noman Barrett’in ismiyle, Barrett özefagusu olarak adlandırılır.
Barrett özefagusunun yıllar içerisinde özefagus kanserine dönüşme ihtimali olduğundan ötürü, reflü hastalığının önlenmesi hedeflenen komplikasyonlarından biridir.
Belirtiler
Barrett Özofagus Belirtileri Nelerdir?
Barrett özefagusunun kendine özgü bir belirtisi yoktur. Genel olarak uzun süreli reflü hastalığı bulunan kişilerde yapılan tetkikler neticesinde tespit edilmektedir. Aşağıda bulunan reflü belirtilerinin bulunması durumunda bir sağlık kuruluşuna başvurulmalıdır:
- Ağıza acı su gelmesi
- Göğüste, boğazda yanma hissi
- Açıklanamayan ses kısıklıkları ve uzun süreli öksürükler
- Tam iyileşme sağlanamayan veya iyileşmesi uzun süren diş ve diş eti problemleri
- Uzun süreli hıçkırık atakları
- Önü alınamayan geğirme hissi
- Yiyeceklerin yutulmasında ağrı ve güçlük
Tanı Yöntemleri
Barrett Özofagus Nasıl Teşhis Edilir?
Barrett özofagus sıklıkla reflü şikayetleri bulunan hastalarda yapılan endoskopi işlemlerinde özefagusun iç duvarının görüntülenmesi ve biyopsi yapılarak tespit edilir. Bu işlemde endoskop adı verilen esnek ve ucunda kamera bulunan bir hortum ile yemek borusuna bakılır ve ucundaki küçük cımbız benzeri aletlerle doku örneği alınır. Alınan parçalar bir patalog tarafından incelendikten sonra değerlendirilerek Barrett özefagus teşhisi konur.
Tedavi Yöntemleri
Barrett Özofagus Nasıl Tedavi Edilir?
Barrett özefagusu tanısının konması halinde, şayet displazi adı verilen kanserleşmeye yatkın olma durumu yoksa, reflü hastalığının tedavisi ile periyodik aralıklarla endoskopi yaptırılarak hastalığın kontrol altında tutulması ve gözlenmesi yeterlidir.
Barrett özofagus hastalığında özefagus hücrelerinde bir displazi veya kanser hücresi varsa kitlenin veya etkilenen alanın endoskopik veya açık cerrahi tekniklerle çıkarılması oldukça önemlidir.
Barrett’in özofagusda bulunan displazi ve kanserin tedavisi için çeşitli endoskopik tedaviler vardır; bunların arasında sorunlu bölgenin fiziksel olarak çıkartılması işlemi olan endoskopik mukozal rezeksiyon ve sorunlu bölgenin lazer, ilaç, radyofrekans veya kontrollü elektrik ile işlevsizleştirilmesini sağlayan ablasyon yöntemleri sayılabilir.
Endoskopik işlemlerden fayda sağlayamayacak, kanserleşmiş, büyük ve yayılmış lezyonlarda ise açık cerrahi yöntemleri tercih edilebilmektedir. Bu yöntemlerde hastalığın ilerleme durumuna göre kimi hastalarda kitlenin çıkartılması, kimi hastalarda ise özefagusun çıkartılması işlemi yapılmaktadır.
Bunların yanı sıra, uygun hastalarda reflüye neden olan sfinkterin çalışmaması sorununu gidermek amacıyla da cerrahi operasyonlar tavsiye edilmektedir.
Gastroözefageal reflü nedir ?
Mide içeriği veya mide asidininmideden özefagusa (yemek borusuna) doğru geri kaçışı gastroözefageal reflü’dür. Hastalar göğüs kafesinin arkasında yanma (heartburn) şikayeti ile başvurabilirler. Reflü bazen yemek borusunun arkasındaki yanmanın yanı sıra ağza gıdaların ve acı suyun gelmesidir. Reflü, sıklıkla yemeklerden sonra olur. Gastroözefageal reflü hastalığı tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de sıkça rastlanan bir hastalıktır.
REFLÜ BELİRTİLERİ NELERDİR?
Mideden boğaza doğru yayılan ve daha ziyade yemekten sonra oluşan yanma, en sık görülen reflü belirtisidir. Mide içeriğinin ağza gelmesi, yutma güçlüğü, görülen diğer önemli reflü belirtileri sayılır. Ağrılı yutkunma, geğirti, hıçkırık, bulantı ve kusma ise daha ender ortaya çıkar. Reflü; yemek borusu, mide ve bağırsak sistemi dışındaki sistemlerde de belirtilere yol açabilir. Reflü öksürüğe, ses kısıklığına, diş çürüklerine ve boğaz arısına neden olabilir.
Gastroözefageal reflü nedenlerinin kökeninde yemek borusunun uzun bir süre, fazla miktarda mide asidik içeriği ile teması yatmaktadır. Mide asidik içeriğinin yemek borusu ile uzun süreli teması yemek borusunda hasara yol açar ve bu da yanma hissine sebep olur. Normal olarak yemek borusunun alt ucundaki alt özefagus sfinkteri dediğimiz kastan oluşmuş kapak benzeri bir yapı vardır. Bu yapı asidin yemek borusuna geri kaçmasını önleyerek midenin içinde kalmasını sağlar. Reflü nedenleri arasında yer alan sfinkter kapağının sık aralıklar ile gevşemesi çok önemlidir. Bu kapak sık aralıklar ile gevşer ve mide asidik içeriği yemek borusuna geri kaçar.
REFLÜ TEŞHİSİ NASIL KONULUR?
Reflü şikâyetleri artan kişilerin en çok merak ettiği konulardan biri de reflü tedavisi. Mide içeriğinin ağza gelmesi, yutma güçlüğü, görülen diğer reflü belirtilerdir. Ağrılı yutkunma, geğirti, hıçkırık, bulantı ve kusma ise daha ender ortaya çıkar. Bu belirtileri reflü tedavisine başlamak için yeterli bir sebep olarak görebiliriz. Mevcut şikayetler, hikaye ve bulgulardan yola çıkarak gastroözofagial reflü tanısı konabilir. Tanı koymak veya hastalığın şiddetini belirlemek için endoskopi, pH ölçümü, kontrastlı grafiler, manometrik çalışmalar yapılır.
REFLÜ TEDAVİSİ NASIL OLUR? REFLÜ NASIL GEÇER?
Reflü tedavisinde en önemli nokta yaşam tarzında değişiklik yapmaktan geçer. Birçok insan, yaşam tarzında değişiklik yaparak veya ilaçlarla reflüyü kontrol altında tutabilirken bazı hastalarda ise cerrahi girişim gerekmektedir. Reflü tedavisinde ilk aşama genellikle mide asidini baskılayan ilaçlar ve yaşam tarzında değişikliklerle yapılır. Obezite karın içi basıncını artırıp mideye yaptığı baskıyla reflüyü şiddetlendirir. Bu yüzden hasta; fazla kilolarından kurtulmalı, sigarayı bırakmalı, dar elbiseler giymemeli, yağlı yemeklerden veya kızartmalardan, domates salçasından, alkolden, çikolatadan, naneden, soğan ve sarımsaktan, kahveden uzak durmalıdır. Gerekli görülen durumlarda reflü ameliyatları etkili bir şekilde yapılmaktadır.
Özefagus (yemek borusu) Varisi nedir ?
Toplardamarların genişlemesi, kalınlaşması olarak tanımlanan ve daha sık bacaklarda görülen varisler, vücudun diğer bölgelerinde de görülebilir. Yemek borusunda da oluşabilen varisler, başta siroz olmak üzere karaciğerin çeşitli nedenlerle oluşan uzun süreli hastalıklarından dolayı toplardamarların kalınlaşıp genişlemesiyle oluşabilirler. Uzun süreli kronik hepatit B ve hepatit C hastalığı olanlar da karaciğer sirozu gelişimi açısından risk altında olduklarından yemek borusunda varis gelişimine adaydır.
Kişi yemek borusunda varis olup olmadığını hissedemez. Varisler kanamadan hiçbir bir bulgu vermez ancak endoskopik olarak saptanabilirler.
En sık rastlanan sebep karaciğerin çeşitli nedenlerle oluşan uzun süreli hastalıklarından dolayı küçülüp sertleşmesiyle ortaya çıkan sirozdur. Karaciğere barsaklardan gelen kan akımı geri dönerek yemek borusundaki kan akımının artmasına eden olur. Bu durum kötüleştikçe kollateral adı verilen yeni gelişen damarlar yüksek basıncı tolere edemez ve şişmeye başlar. Ne zaman bu venlerde bir çatlama yada tahriş olursa, şiddetli ve hayatı tehdit eden kanamalar başlayabilir. Nadiren diğer tıbbi nedenlerle de özofagus varisleri gelişebilir.
Bulguları Nelerdir?
Kanama olmayana kadar hiçbir bulgu olmayabilir. İlk olarak az miktarda bir kanama olabilir, bu kanama sindirim sisteminden geçerek siyah katran gibi koyu renkli dışkılamaya neden olur. Kanama artarsa parlak kırmızı renkli kusma başlar.
Nasıl Tanı Konur?
Eğer ilerlemiş bir karaciğer hastalığınız varsa doktorunuz özofagus varislerinin varlığından şüphelenecektir. Varisler endoskopi ile saptanabilir.
Nasıl Tedavi Edilir?
Varis kanamalarının acil tedavileri ilaçlar, damar yoluyla sıvı, kan verilmesi ve endoskopik girişimlerle kanamanın durdurulmasını içerir. Günümüzde en sık özofagus varisi band ligasyonu adı verilen yöntem ile bu damarlar bağlanmaktadır.
Siroz yada diğer karaciğer hastalığı olan kişilerin düzenli aralıklarla endoskopi yaptırıp varis açısından incelenmesi gerekir.
Yemek Borusu (Özofagus) Divertikülü nedir ?
Yemek borusu duvarının zayıflamış bir bölgesinden dışarıya doğru gelişen, cebimsi çıkıntıdır. Boğaz ile mide arasında özofagus duvarı boyunca herhangi bir noktada ortaya çıkabilir. Yemek borusunun üst bölümünde görülen divertiküllere “Zenker divertikülü” adı verilir.
Yutma bozukluğu ile kendini gösteren zenker divertikülü, yaşam kalitesini oldukça düşürmekte ve reflü hastalığı ile karışabilir.
Yemek borusu (Özofagus) Kanseri nedir ?
Boyundan başlayıp mideye kadar uzanan yaklaşık 25-30 cm uzunluğundaki yemek borusunda meydana gelen kanserler yemek borusu kanseri veya özofagus kanseri alarak isimlendirilir.
YEMEK BORUSU KANSERİ BELİRTİLERİ NELERDİR?
Yemek borusu yani özofagus kanserinin en önemli belirtisi yutma güçlüğüdür. Yemek borusu kanseri belirtileri arasında takılma hissi yaşanması ve ağrılı yutmada görülebilmektedir. Tümör yemek borusunun %40-50’sini kapamadığı durumlarda genellikle belirti vermemektedir. Yemek borusu kanseri belirtileri çok geç ortaya çıktığı için hastaların birçoğunda tümör ileri evrelerde belirlenebilmektedir. Yaşlı kişilerde gece yastığa salya akması, yutarken acıma yemek borusu kanserinin ilk belirtileri olabilir.
Tümörün ortaya çıktığı bölgeye bağlı olarak yemek borusu kanseri belirtileri farklılık gösterebilir.
Yutma güçlüğü her bölgede çıkan yemek borusu kanserlerinin ortak belirtisidir.
- Boyun bölgesine yakın ortaya çıkan yemek borusu kanserinin bir başka belirtisi ses kısıklığı olabilmektedir.
- Göğsün orta bölgesinde ortaya çıkan yemek borusu kanserinin belirtisi ise öksürük olabilir.
- Altta mideye yakın bölgede ortaya çıkan yemek borusu kanseri belirtisi şiddetli reflüşeklinde olabilir.
Yemek borusu kanseri belirtileri arasında çok nadir de olsa bazen kanama görülebilmektedir. Bu kanama ağızdan kan gelmesi olabileceği gibi makattan bağırsak kanaması olarak da görülebilir.
YEMEK BORUSU KANSERİNİN NEDENLERİ NELERDİR?
Hücre tipine göre yemek borusunun nedenleri değişebilir.
Yassı hücreli (Skuamoz) yemek borusu kanserinin nedenleri arasında;
- Alkol ve sigara kullanımı
- Aşırı sıcak içecek tüketmek
- Yanmış-tütsülenmiş gıda tüketimi sayılabilmektedir.
Adenokarsinom yemek borusu kanserleri ise genellikle reflüden kaynaklanmaktadır. Toplumun yaklaşık %20’sinde reflü görülmektedir, ancak her reflü hastası yemek borusu kanseri olacak demek değildir. Uzun süreli reflü (asit ve safra), alkol ve sigara kullanımı ile birleştiğinde Barrett özofagusa (BARRETT) neden olabilmektedir. Barrett özofagus yemek borusu kanseri için önemli bir risk faktörüdür.
Et ağırlıklı beslenmek, mangalda hazırlanmış yanmış gıdaları çok tüketmek mide ve kolon kanserinde olduğu gibi yemek borusu kanseri için de risk faktörleri arasındadır.
YEMEK BORUSU KANSERİ TEŞHİSİ
Yemek borusu kanserinin teşhisi endoskopi ile yapılır. Endoskopik görüntüleme ile doktorun yemek borusunun içini görmesi teşhis için yeterli olabilmektedir. Ancak yemek borusu kanseri teşhisini kesinleştirmek için alınan parçanın patolojik olarak incelenmesi gerekmektedir.
Yemek borusu kanserinin hangi evrede olduğunu yani yemek borusu duvarında ne kadar ilerlediğini belirleyebilmek için EUS denilen endoskopik ultrason görüntüleme yöntemi ile birlikte Bilgisayarlı Tomografi ve/ veya PET tetkiki yaptırması gerekir.
YEMEK BORUSU KANSERİ TEDAVİSİ NEDİR?
Yemek borusu kanserinin tedavisi evresi ve bulunduğu bölgeye göre farklılık göstermektedir. Uygun kanserler de cerrahi tedavi yapılabilmektedir. Bazı yemek borusu kanserlerinde Kemoterapi ile kombine edilmiş radyoterapi tedavisiyle ameliyata uygun hale gelen hastalarda yemek borusu kanseri ameliyatı yapılmaktadır.
Yutma güçlüğü nedir ? (Tıp Dilinde Disfaji )
Disfaji yani yutma güçlüğü, yiyecekleri veya sıvıları ağızdan mideye göndermek için daha fazla zaman ve emek harcanması anlamına gelir. Kişi çok hızlı yemek yediğinde veya yiyecekleri yeterince çiğnemediğinde ortaya çıkabilen disfaji, genellikle kişinin endişelenmesine neden olmaz. Ancak sürekli olan disfaji, tedavi gerektiren ciddi bir tıbbi durumu gösteriyor olabilir. Disfaji, her yaşta ortaya çıkabilir. Yaşlı bireylerde daha yaygın rastlanır.
Etkilenen bölgeye göre üç genel disfaji türü vardır:
Oral disfaji: Ağızda bulunan bir sorundan kaynaklanan yutma güçlüğüdür. Sıklıkla inme gibi nörolojik bir problem sonrası dil zayıflığı, çiğneme zorluğu veya yiyeceği ağızda hareket ettirememe gibi sorunlardan kaynaklanır.
Faringeal disfaji: Boğazdaki bir sorundan kaynaklanır. Bu bölgedeki sorunlara genellikle sinirleri etkileyen parkinson hastalığı, felçveya amyotrofik lateral skleroz gibi nörolojik bir problem neden olur.
Özofageal disfaji: Yutma güçlüğüne yol açan sorun yemek borusundadır. Genellikle bir tıkanma veya tahriş nedeniyle gelişir. Tedavide sıklıkla cerrahi işlem gereklidir.
Disfaji sebepleri nelerdir?
Disfaji, genellikle başka bir sağlık durumundan kaynaklanan bir şikâyettir. Fakat bazen nedenin saptanması mümkün olmayabilir. Yutma güçlüğüne yol açabilen sağlık sorunlarından bazıları şunlardır:
Nörolojik nedenler: İnme, kafa travması, multipl skleroz veya demans gibi sinir sistemini etkileyen durumlar disfaji nedeni olabilir.
Myastenia Gravis: Myastenia gravis, istemli kasların çabuk yorulması ile karakterize bir otoimmün hastalıktır. Yutma ile ilişkili kaslar da etkilendiği için hastalık disfajiye neden olur.
Kanserler: Ağız veya özofagus kanseri gibi kanserler.
Gastro-özofageal reflü hastalığı (GÖRH): Mide asidinin özofagusa geri sızması ile karakterize durumdur. Yemek borusunda darlığa sebep olarak disfajiye yol açabilir.
Akalazya: Yemek borusunun alt ucunda bulunan kaslarda gevşeme sorunu ile karakterize disfaji ile giden durum.
Yabancı cisim: Bazen yiyecek ya da başka bir nesne boğaz veya yemek borusuna takılarak kısmi bir tıkanıklığa neden olur. Bu durum, protez dişleri olan yaşlılar ve yemeklerini çiğnemekte güçlük çeken küçük çocuklarda daha olasıdır.
Skleroderma: Skleroderna, dokuların sertleşmesine neden olan bir romatolojik hastalıktır. Bu hastalık, alt özofagus sfinkterini zayıflatarak yutma güçlüğüne neden olabilir.
Radyoterapi: Kanser tedavisi için hastanın baş – boyun bölgesine radyoterapi uygulanması, yemek borusunda iltihaplanma, sertleşmeye ve disfajiye sebep olabilir.
Farengoözofageal divertikül (Zenker divertikülü): Genellikle yemek borusunun üst ucunda bulunan küçük cep şekildeki oluşumdur. Yutma güçlüğü, ağız kokusu, tekrarlayan boğaz temizleme ihtiyacı ve öksürme gibi belirtilerle gider.
Eozinofilik özofajit: Özofagus yani yemek borusunda bir tür beyaz kan hücresi olan eozinofil seviyelerinde yükseklik vardır. Bu eozinofiller, kontrolsüz bir şekilde çoğalarak sağlıklı sindirim sistemi hücrelerine saldırır. Sonuç olarak da yutma güçlüğü, kusma gibi belirtiler ortaya çıkar.
Çocuklar ayrıca beyin felci, yarık dudak ve damak gibi gelişimsel ve nörolojik sorunlar nedeniyle disfaji sıkıntısı yaşayabilirler.
Disfaji belirtileri nelerdir?
Yutma güçlüğü çeken bazı insanlar, sadece bazı yiyecekleri veya sıvıları yutmakta zorlanırken, diğerleri her zaman yutma problemi yaşar. Disfaji ile ilişkili semptomlar şunları içerebilir:
Yutkunurken acı çekmek (odinofaji)
Yutkunamamak
Yiyeceklerin boğaza veya göğüs kemiğinin arkasına sıkışma hissi
Ağızdan devamlı salya gelmesi
Ses kısıklığı
Reflü: Mide asidi ya da içeriğinin boğaz ya da ağza gelmesi
Sık sık mide ekşimesi yaşamak
Yutma sırasında öksürme veya tıkama
Yutma sıkıntısı nedeniyle yiyecekleri daha küçük parçalara bölmek veya bazı yiyeceklerden kaçınmak
Bazen yiyeceklerin burundan geri gelmesi
Yiyecekleri yeterli derecede çiğneyememek
Bir şey yerken ya da içerken ağızdan köpürme benzeri ses gelmesi
Disfaji belirtileri yaşayan bireyler mutlaka en kısa zaman içerisinde bir sağlık kuruluşuna başvurmalıdır. Çünkü erken araştırmalar, özofagus kanseri gibi ciddi durumları ekarte etmeye yardımcı olabilir. Disfaji, ayrıca ilerleyen zaman içinde beklenmeyen şekilde kilo kaybı ve tekrarlanan akciğer enfeksiyonları gibi semptomlara neden olabilir. Devamlı olarak yutma güçlüğü çeken, disfajiye bağlı olarak kilo kaybı yaşayan, reflü veya kusmanın eşlik ettiği disfajisi olan hastalar mutlaka bir doktora görünmelidir.
Disfaji nedeniyle boğaza takılan yiyecek kişinin nefes almasını engelliyorsa, derhal acil yardım çağrılmalıdır. Yutma sorunu nedeniyle yiyecek boğaza veya göğse sıkışmışsa yine mümkün olan en kısa zaman içinde en yakın acil servise gidilmelidir.
Disfaji nasıl teşhis edilir?
Disfaji ile ilişkili belirtiler yaşanması durumunda, nedeni belirlemek için çeşitli testler yapılabilir. Bu testler şunları içerebilir:
Sineradyografi: İç vücut yapılarının kamera yardımıyla görüntülendiği bir görüntüleme testi. Test sırasında, hastanın baryum preparatı yutması istenir. Özel bir röntgen cihazı yardımıyla baryumun yemek borusundaki hareketlerine ait video kaydı oluşturulur. Bu test, genellikle konuşma ve yutma uzmanı bir sağlık profesyoneli rehberliğinde gerçekleştirilir.
Üst endoskopi: Endoskop adı verilen ve ucunda ışıklı kamera bulunan esnek, dar bir tüp ağız ve boğaz yoluyla yemek borusuna geçirilir. İşlem sırasında boğaz ve yemek borusunun görüntüleri monitöre yansıtılır.
Manometri: Bu test, özofagusa ait kasılmaların ve alt uçtaki kapak gevşemesinin zamanlama ve gücünü ölçer.
Reflü testi: Tıbbi adı empedans ve pH testi olan bu yöntem, reflüye bağlı asit geri akışının tespiti için yapılır.
Disfaji tedavisi nasıl yapılır?
Disfaji tedavisi, altta yatan nedene ve problemin tipine bağlı olarak değişiklik gösterir. Yutma güçlüğü bazen herhangi bir tedavi yapılmadan da kendi kendine geçebilir. Karmaşık yutma problemlerinin tedavisi ise bir ya da daha fazla uzman doktor tarafından yönetilir.
Oral ya da faringeal disfaji genellikle nörolojik problemlerden kaynaklandığı için, başarılı bir tedavi sağlamak zordur. Bununla birlikte parkinson hastalığı nedeniyle disfajisi olan hastalarda, ilaçlara iyi yanıt alınabilir. Oral ve faringeal yutma güçlüğü tedavisinde şu yöntemler kullanılır:
Yutma terapisi: Yutma terapisi, bir konuşma ve dil terapisti rehberliğinde yapılır. Hastaya etkili yutma için yeni yollar öğretilir. Ayrıca fizik tedavi ile zayıf kasların güçlendirilmesi hedeflenir.
Diyet: Bazı yiyecek ve sıvıların veya kombinasyonlarının yutulması kolaydır. Yutması en kolay yiyecekler tercih edilir. Bu esnada dengeli bir diyet yapılması önemlidir.
Tüpten besleme: Hastada zatürre, yetersiz beslenme veya sıvı – elektrolit dengesizliği riski varsa, bir burun tüpü (nazogastrik tüp) veya PEG (perkütan endoskopik gastrostomi) ile beslenmesi gerekebilir. PEG tüpleri doğrudan mideye cerrahi yolla takılır ve karına açılan küçük bir delikten geçer.
Genel olarak özofageal disfaji için ise cerrahi girişim gerekir. Bu amaçla kullanılan yöntemler şunlardır:
Dilatasyon: Yemek borusunda darlık varsa küçük bir balon yardımıyla dilatasyon adı verilen genişletme işlemi uygulanır. Uygulama, balonun yemek borusuna yerleştirilip şişirilmesiyle gerçekleştirilir.
Botoks (Botulinum toksini) enjeksiyonları: Yemek borusundaki kaslarda gevşeyememe sorunu varsa (Akalazya) botoks tedavisi kullanılabilir. Botulinum, kasılmış kasları felç ederek daralmayı azaltan güçlü bir toksindir.
Disfaji kanserden kaynaklanıyorsa, hasta tedavi için onkoloğa yönlendirilir. Tedavide tümörün cerrahi olarak çıkarılması gerekebilir.